Once upon a time man fashion


Kıyafet konusu insanlık tarihi kadar eski olup tarih boyunca gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Geçmişten günümüze kadar olan erkek modasında yaşanan bu tarihi gelişime bir göz atalım.
Eski Yunanistan’da, erkekler çok şık giyinirlerdi. Bel inceliği modaydı; erkek çocuklar, küçük yaşta bellerine madeni kemerler takarlardı. Daha yaşlı erkekler ise pelerin giyerlerdi. Erkeklerin kollarına bilezik, boyunlarına kolye takmaları da âdetti. Yunanlılar eskiden beri tunik adıyla kullanılan elbiseyi ‘’Chiton’’adıyla kullandılar. Erken dönem resimlerinin çoğunda bu yunan chitonları omuz ve kol altlarından dikilmiş izlenimi verir. Daha sonra görülenleri dikilmemiş biçimdedir. Chitonlar dörtgen bir kumaş parçasının vücuda sarılarak bir veya daha fazla iğneyle omuzlardan tutturulmasıyla oluşturulur. Chitonlarda kumaşın değişik yerlerinden kemerlenmesi veya katlanıp sarılması ,omuz üzerindeki iğnelerin yerlerinin değiştirilmesi yoluyla çeşitlilik sağlanır. Chitonlarla birlikte şal ve pelerin kullanırlardı
                                                    





Yunanlılar´ın giydiği bir başka giysi olan Himation vücudu tamamen saran geniş dikdörtgen kumaştır.Bu giysi Mezopotamya´da kullanılan vücudu saran şallarla karşılaştırılmıştır.Himationun arkaik dönemdeki adı Clania’dır.Himationun kullanımının çok çeşitli metodları sanatçılar tarafından betimlenmiştir. Erkekler himationu chitonun üstüne giyiyordu.Filozof ve tanrılar sanatçılar tarafından giydiği bir başka giysi olan Himation vücudu tamamen saran geniş dikdörtgen kumaştır.Bu giysi Mezopotamya´da kullanılan vücudu saran şallarla karşılaştırılmıştır.Himationun arkaik dönemdeki adı Clania’dır.Himationun kullanımının çok çeşitli metodları sanatçılar tarafından betimlenmiştir. Erkekler himationu chitonun üstüne giyiyordu.Filozof ve tanrılar sanatçılar tarafından 
Ortaçağ’da giyimde ihtiyacın değil, süslenmek isteğinin ön plâna alındığını görüyoruz. İnsanoğlu, kendini olduğundan güzel göstermek hevesine kapılmıştır.


1480′lerde “yırtmaç” modası çıktı. İçine giyilen görülsün diye, ceketlerin kolları dirsekten bir yırtmaçla açılıyor, böylece o dönemde moda olan işlemeli gömlekler ortaya çıkıyordu. Yırtmaç modası 16. yüzyılda iyice yaygınlaştı ve pabuçlarda bile yırtmaç görülmeye başladı. Erkek ceketleri nerdeyse yastık gibi doldurularak kaskatı bir duruma getiriliyordu. Uzun çorap modası yerini, kabarık durması için içi doldurulmuş, kısa pantolonlara bırakmıştı











17. yüzyıl boyunca moda herzamanki gibi sürekli değişti. Genelde sadelik değil, işlemeler, volanlar, danteller, fiyonklar, kurdeleler aranıyordu. Erkeklerde 1670′lerden sonra yelek ve ceketler moda oldu. Her ikiside dize kadar geliyordu ve yakasızdı. Ceketlerin kolları düzdü. Devrik kol kapaklar vardı.




1650′den sonra burunlar sivrildi ve topuklar yükseldi. Pek uzun boylu olmayan Fransız Kralı XIV. Louis, topuklu pabuçlar giyerek erkekler için bu modanın öncülüğünü yaptı.



1750′lere kadar yaşlı erkekler uzun lüleli peruklar takarlardı. 1730′larda genç erkekler, arkasında bir örgüsü olan daha derli toplu peruklar kullan dılar. Bazen de saçlarını arkada siyah bir torba içinde toplarlardı. Erkek eğer peruk takmıyorsa, peruk gibi görünmesi için saçını tokalarlardı.


Yenidünyada Amerika’da kolonilerde giyilenler başlangıçta Avrupa’dakilerin kopyasıydı. Ne var ki, 

yeni yerleşim yerleri ve yeni maceralar arayan ilk öncüler daha sonra başlı başına bir moda yarattılar ve Amerika’nın koşullarından doğan yeni bir moda ortaya çıktı. Erkekler avlanırken baştan geçme bol bir gömlek giyerlerdi. Bu gömlek önden bağcıklarla kavuşturulur, boyu dizlere kadar iner, üzerine bir pelerin alınırdı. Pelerin ve gömleğin dikişleri deri püsküllerle süslü olurdu. Bazen de kürk parçaları süs işini görürdü.



19. yüzyılın başlarında giyimlerine düşkün erkekler, daha önce pek gözde olan ipekli ve saten kumaşlardan vazgeçerek güzel dikilmiş ve iyi oturtulmuş giysilere önem vermeye başladılar. 1830′larda, tozluk ve ayak bileklerinin üzerinde dar pantolonlar giyiliyordu.O günlerde bugün de giyilen, klasik pantolonlar ortaya çıktı.

Ceket renkleri mavi, yeşil ya da kahverengi iken, pantolonlar çok daha açık renk, hatta beyaz oluyordu. Yüzyılın ortalarına doğru siyah redingotlar giyilmeye başlandı. Oysa pantolonlar değişik renklerde ya da ekose olabiliyordu. Pantolon ve ceketin aynı kumaştan yapıldığı takım giysiler ancak 1860′tan sonra giyilmeye başlandı. 19. yüzyılın sonlarında erkekler yakalık ve kravat takmaya başladılar. Bu gelenek zamanımızda hala sürmekte olup erkeklerin resmi  günlerde giydikleri beyaz ceket ve beyaz papyon ya da siyah smokin ve siyah frakla siyah papyon modası geçmeyen bir stil olmuştur.







1960’lı yılların erkek giyiminde  kadife ceketler, kot gömlekler, dik yakalı dar kazaklar yer almıştır. Unısex giyim anlayışı başlamıştır 1960’ların diğer önemli olayı ise İngiliz Beatles grubuna dahil dört gencin tarzlarının dünyada kabul edilmiş olmasıdır.. Bu moda ‘Temiz aile çocuğu’ olarak adlandırılmıştır.“bu oğlanlar, alınlarında, kaşlarını tamamen örten top kâküller bırakmışlar ve saçlarını kız oğlan arası denilecek şekilde uzatmışlardır. Bedene sıkıca oturmuş, dar omuzlu, yüksek yaka ağızlı, sırtta derin yırtmaçları olan ceketler ve yüksek belli pilisiz dar paçalı pantolonlar sokaklarda yeni bir moda akımı oluşturmuştur



Türkiye'de Erkek Modasının Gelişim Süreci

İmparatorluk devrinde her sınıfın kendisine mahsus bir kıyafeti vardı. XVI. yüzyılda Türk kıyafetleri gayet kullanışlı, rahattı. Erkeklerin gömleklerine «mintan» denirdi. Bunlar yakasız gömleklerdi. Sonradan Avrupa modasına uyularak «devrik yakalı» gömlekler giyildi. Bunlara «Frenk gömlekleri» denildi. Pantolon yerine de geniş paçalı şalvar giyilirdi.
Eski kıyafetlerde kürkün de önemli yeri vardı. Herkes kesesine göre kürk alırdı. Osmanlı hükümdarları kolsuz kürk cüppelere meraklıydılar. Sadrazamlar, veziriazamlar «erkân kürkü» giyerlerdi. Kürk bir nevi resmi elbise sayılırdı. XIX. yüzyılda yapılan kıyafet devriminde, kürk resmi elbise olmaktan çıkmışsa da gene modası geçmedi.
Osmanlı Türkleri başlarına çeşitli kavuklar giyerlerdi. Padişahların da kendilerine göre hususi surette yaptırdıkları kavukları vardı. Kaptanı Derya Hüsrev Paşa, Akdeniz seferinden döndükten sonra, askerlerine Tunus’tan aldıkları fesleri giydirmişti. II. Mahmut fesleri beğenip, kavuk yerine fes giyilmesini emredince, Türk erkekleri Atatürk devrine kadar başlarına fes giydiler. .
Cumhuriyet’in ilan edildiği 1920′li yıllar değişim ve umudun simgelendiği yıllar kılık kıyafet devrimi yapılmış ve batılı bir tarzda giyim ön plana çıkmıştı.Moda’da  ingiliz stili takımlar ve fraglar ön plana çıkmıştır.



Bir diğer yenilik ise 1965 yılında Türkiye’yi ziyaret eden (hippi)‘Beatrik’lerdir. Beatrikler uzun saçlı, hırpani görünümlü, çıplak ayaklı yabancılar olarak adlandırılmıştır. ultanahmet Meydanı bu yabancılara kucak açmak zorunda kalmıştır, çünkü beatrikler parklarda uyumuşlardır. Halk ise, bu konuda gazeteler aracılığı ile bu olayın çeşitli yorumlarını almıştır. Hayat dergisi 1967 yılındaki röportajın sonuna Beatrikler ne getirdi? Diye bir bölüm eklemiştir. Beatriklerin getirdikleri; bol paçalı pantolon, geniş yakalı gömlek, geniş kemer, dizin bir karış üzerinde biten ceketler, kısa tepeli okul kasketi, kıspet vari pantolon, kuralsızlık olmuştur.




Günümüz modasına gelirsek 20. ve 21. yüzyılda erkeklerin resmi yerlerde ya da işte giydikleri giysilerde pek az değişiklik oldu. Ama resmi giyim dışında çok büyük bir çeşitlilik gözleniyor. Spor giysilerden eşofmanlar, şortlar, tişörtler, keten pantolonlar en çok aranan giysilerdir ve bunların en başında Blucin gelmektedir..Moda’da eskilerin havasını günümüz modasına kombine ederek oluşturulan stil sokak modasının’da en büyük öncülerinden olmaktadır.















































0 yorum:

Yorum Gönder