EVVEL ZAMAN İÇİNDE MODA



Moda kavramı ilk olarak 1900 lü yıllarda ortaya çıktı. 1900 yılında modern yüzyılın terzilerinden Charles Worth’un yanında çalışan Paul Poiret dört yıl sonra Paris’te kendi atölyesini açtı. Yarattığı elbiseler terzilik açısından yeni buluş olarak değerlendirildi. Doğu’dan esintilerini elbiselerine yansıtan Poiret, kemeri yukarı taşıyarak göğüslerin yumuşaklığını açığa vurdu. Gece elbiseleri Poiret’nin  her zaman özgür kadınını ortaya koydu


1902 yılında Thomas Burberry ilk kez olarak markasını gabardin üzerine yazdırdı. 1905 de gazetelerde moda ekleri yayınlanmaya başladı.



1906 yılında Guccio Gucci aksesuar üzerine çalışan şirketini İtalya’nın Floransa kentinde kurdu. Gucci kalın kaban kumaşından ilk ünlü çantasını 1925′te yaptı. 1932′de de John Wayne’den saray soylularına herkesin ayağına birer mokasen loafer giydirdi. Hala kaliteli, lüks ve klasik sevenlerin çanta ve ayakkabıdaki ilk tercihi.





1913 yılında Gabriel Coco Chanel şapka dizayn etmeye başlamasıyla moda dünyasına girdi.



                             1915 yılında Jeanne Lanvin, çiçekli giysilerle büyük ün kazandı. 




1919 Chanel, Paris Rue Cambon’da mağaza açtı. Ardından da 1921 yılında Chanel, ünlü parfümü No.5′i piyasaya çıkardı



1927 Salvatore Ferragamo Amerika dönüşünde İtalya’da üretime başladı. Her zaman kusursuz ayakkabılar üretmeyi kendine ilke edindi.



1932 İtalyan Nina Ricci, Paris’te butik açtı. Ve kısa sürede ürettiği muhteşem kozmetikleriyle ün kazandı. 



1933 Rene Lacoste, dünyaca meşhur timsahlı tişörtü yarattı. Doğum gününden bu yana Lacoste, spor ama fazla klasik modellerde ısrar etti. Orta yaşlı, üst düzey yöneticilerin yat gezintilerinde, golfte ve özellikle de tenis oynarken vazgeçemedikleri bir marka oldu.



                                            1937 Marie Claire modaya ilk adımlarını attı.




12 Şubat 1947 de Christian Dior Paris Avenue Montaigne’de ilk kez koleksiyonunu sundu. O günlerden hafızalarda arta kalan, dışarının soğuğu ve podyumdaki mankenlerdi. Korseyle sıkılmış beller, ortaya çıkarılan dekolte, aşağıya doğru genişleyerek inen etekler. 

50 li yıllar Christian Dior’un lanse ettiği ‘’New Look’’ yani yeni görünüm, kadın silüetini eski dönemlere geri götürerek isminden en çok söz edilen moda akımlarından biri oldu.




60 lı yılların sonu 70 li yılların başlarında modada yeni romantik stil doğdu. Bu romantizm Dior salonlarından gelen bir akımdan farklı idi. Halk giysilerinden gelen bir esinti modaya yün kumaşlar, meksikan pançoları, hint şalları, çingene giysileri kazandırmıştı.




1965 Paco Rabanne, metal elbiseler üreterek modada tam bir sansasyon yarattı.


70 li yıllarda ünlü Japon modacıları Kenzo Takado, Mitsuhiro Matsuda, Yohji Yamomoto, Issey Miyake sayesinde Avrupa giysilerinde doğu rüzgarları esmeye başladı. Bu modacılar bir taraftan orijinal Avrupa giysileri üretirken, diğer taraftan da geleneksel doğu kıyafetlerinin detayları üzerine çalıştılar. 




Bazılarına göre 80 li yılların estetiği Georgio Armani ile gelmiştir. Diğerlerine göre ise Versace 1972 yılında Milano’da çalışmaya başlayarak ve 1978 yılında ilk pret-a-porter koleksiyonunu yaratarak, 80 li yılların havasını tamamen değiştirmişti.



                                               1984 Donna Karan, Amerika’da popüler oldu.


Dünyada modanın tarihçesi bu şekilde doğup büyürken türkiye'de ilk trendsetter 2. Abdülhamidin terzisi Jean botter sayılır. Sultan II. Abdülhamid uzun boylu, esmer tenli, ela gözlü, hafif kıvırcık sakallı ve sade giyimine çok özen gösteren detaycı bir padişahtı. Jean Botter 30 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun modasını belirledi. Sivil ve askeri giyimin şeklini II. Abdülhamid’in zevkine ve onayına göre şekillendirdi. Tasarladıkları Osmanlı İmparatorluğu vatandaşları için günün modası oldu. Esnaftan paşalara, zenginlerden fakirlere herkesin giyimine o yön verdi.


Hollandalı Jean Botter saraya terzi olarak girdikten sonra padişahın dikkatini çeker; II. Abdülhamid ona modaevi açma sözü verir ve ülkenin ilk modaevi sayılan binayı dönemin ünlü mimarı İtalyan Raimondo D’Aronco’yu yapması için özel olarak görevlendirir.

 Bina, Botter Modaevi için özenle hazırlanır. Avrupai anlayışla yerel ruhu mükemmel bir şekilde birleştirmiş olan usta mimar, dönemin art nouveau tarzında inşa ettiği binayı laleyle birlikte imparatorluğun en önemli sembollerinden biri olan güllerle donatır ve Botter Modaevi 1901’de açılır. Altı katlı apartmanın ilk katındaki yüksek tavanlı, asma katlı büyük mağaza, Paris’teki benzerlerinden hiç de aşağı değildir. Duvarları rengarenk kumaşlar ve aynalarla kaplıydı. Zaman zaman defileler yapılıyordu. Birinci kata çıkıp ön cephedeki büyük salona doğru yöneldiğinizde usta terzi Botter’in karşısında olurdunuz.



 tünelde isveç konsolosluğunun yanında botter apartmanı hala görkemli mimarisiyle durmaktadır. dış cephesi gül rölyefler ve heykellerle süslü bu bina istanbulun en güzel ilk beş apartmanından biridir.






ilk beyaz gelinlik

1499 yılında Fransa Kralı XII. Louis, Brittany Düşesi Anne ile evlenmişti. Düşes Anne, düğünde beyaz giydiği kayıtlara geçmiş ilk gelindi. II. Abdülhamid de Avrupa’da katıldığı bir düğünde gördü gelinin beyaz giydiğini. II. Abdülhamid’in kızı Naime Sultan, 1898’de Gazi Osman Paşa’nın oğlu Kemalettin Paşa ile evlenirken babasının önerisiyle beyaz gelinlik giydi.

Böylece Osmanlı’da beyaz gelinlik giyen ilk kadın oldu. Gelinliğini ise elbette Padişah’ın ve tüm Osmanlı’nın modacısı Jean Botter yaptı. O güne kadar işlemeli, nakışlı ve genelde kırmızı renkli gelinlikler giyiliyordu. Böylece beyaz gelinlik önce Yıldız Saray’ına sonra halkın yaşamına girmiş oldu. Bütün genç kızlar bu saray modasını takip etti. 















kaynak:posta gazetesi
               modagezgini.com




















0 yorum:

Yorum Gönder